7 Aralık 2016 Çarşamba

Hapishane Yemeği (Kahvaltım)

İçinizde Matrix filmini seyretmeyen kalmamıştır diye düşünüyorum, kaldıysa bile serinin 1 filmi The Matrix'i mutlaka tavsiye ederim seyredin. 
Bugün film anlatmayacağım yalnızca her sabah yaşadığım Matrix'te ki o meşhur yemek sahnesini dejavu yapıyorum onu anlatacağım.


Neden insana her zevk veren şey kötü, daha doğrusu iyi - kötü oranı neden hep ters. İyi ve zevk veren her şey kötü, sağlıksız, yenmemesi, içilmemesi, yapılmaması gereken ama sevmediğimiz şeylerin neredeyse tamamı yapılması gereken, yenmesi ve içilmesi gereken şeyler...



Spor'a başladığımda yani 05.02.2016 tarihinden itibaren hayatımda ki bir çok şeyi değiştirmeye karar vermiştim.
Öyle ki bu değişiklikler arasında yakın çevrem, yaşantı biçimim, davranış şeklim bile vardı. 
Bu yazıda anlatacaklarım yakın çevrem ve davranış şeklim değil daha çok yaşantı biçimimde ki yeme alışkanlıklarım özellikle de kahvaltım.
Normali neydi önce onu anlatayım.
Mümkün olduğu kadar poğaça yememeye özen göstermişimdir, genelde evden çıkarken yarım ekmek arasına peynir koyup kahvaltıda çayla içiyordum.

Tabi çay üç şekerli, kahvaltı sonrası da üstüne kıtlama keyif çayı. Kıtlama Erzurum bölgesinde çay içme şeklinin adı. Dileyen araştırır...
Kilo doksana dayandığında ve nedensiz çarpıntılar başlayınca bu durumun değişmesi gerektiğine karar verdim ve sporla birlikte yeni bir yemek şekline geçtim.
Kahvaltıda adını "hapishane yemeği" koyduğum karışım. Öğlenleri ekmek, pilav, makarna, bulgur ve tatlı olmadan salata ve yemeğin yağsız yerleri, akşam yalnızca bol salata ve çorba. Türkçesi ölmeden mezara girmek gibi bir şey.
Sonra baktım ki bu böyle olmaz biraz renk lazım bu kezde başladım farklı karışımlar denemeye. Bugün kahvaltımı anlatacağım.

Tabi ki bu değil yediklerim.
Tek tek sayayım kahvaltımı hazırlarken içine kattıklarımı.
1 Çorba Kaşığı Yulaf Kepeği

1 Çorba Kaşığı Rondodan Geçirilmiş Keten Tohumu

2 Çorba Kaşığı Tahıl Gevreği

2 Çorba Kaşığı Yulaf Ezmesi

1 Tatlı Kaşığı Ceviz Reçeli

veeee misler gibi Ev Yoğurdu

İşte sonuç



Bu birinden aldığım yada duyduğum bir karışım değil, tamamen doğaçlama gelişen bir sürecin oluşturduğu kahvaltım. Saatlerce şu şuna yarar, bu buna yarar şeklinde anlatımda yapmayacağım. 
Sabah saat 07:30 gibi kahvaltımı yapıp çıkıyorum ve öğlen olmadan mutlaka ya yarım meyve yada bir bardak sade kahve içiyorum. 

Evet bardakla içiyorum. Hoşuma gidiyor ve ilginç olan bu hoşuma gidiyor. Yani ekmek, şeker aramıyorum. O nedenle batılıların dediği gibi "Sustainable" yani sürdürülebilir.
Kilo verdim 89 kilodan 75 kiloya düştüm ve bunu yaklaşık 10 aydır sabitledim. Artık ekmeksiz ve şekersiz yaşantıma dönem dönem ödül olarak mesela pazar kahvaltısında EtiMek ilave edebiliyorum.
Şunu gerçekten yazmak istiyorum ki, bir insanın kendine yapabileceği en büyük kötülüklerden biri ekmek diğeri şeker. Bunlar olmadan daha konforlu ve daha sağlıklı bir yaşam sürmek mümkün...

Hiç yorum yok: