20 Nisan 2018 Cuma

50'de 50'nin sonları...

Evetttttt
İrade, hırs ve istek bir araya geldi Hasan'ı da yanlarına alıp bu işi tamamladılar...
Geçen sene çok güzel kilo vermiş ama sonradan almaya başlamıştım. 89 kilo'dan 71 kiloya kadar düştükten sonra, "Hehhh tamam ben bu işi hallettim" derken bir de baktım tekrar 82 oluvermişim.
Spor yaptığım, ekmek ve şeker kullanmadığım halde sürekli kilo alıyordum. Bu işte bir nanemollalık var diyip aranıyordum nerede yanlış yapmışım diye. Sonra çözdüm olayı. İşte bu sıkıntılı mantığı ve yaptığım düzeltmeleri yazacağım bugün. 
Ama hemen belirteyim bu işe bir isim koydum ve ismi Yaşın Kadar Gün Diyeti...
4 Şubat 2016 tarihinde 89 kilo olarak hayatımda devam ederken gece ani bir karar alarak "Yarından itibaren spor salonuna gideceğim ve şekeri hayatımdan komple çıkaracağım" diyerek 05 Şubat 2016'dan itibaren kilo verme serüvenim başladı. Kolesterol almış başını gidiyor, kalp bazen sebepsiz çarpıntılar yapıyor haldeyken 6 Haziran'da başlayan Ramazan'a kadar 71 kiloya düşüverdim. 
89 - 71 = 18 kilo. Evet tam onsekiz kilo. 
Ne kolesterol kaldı ne kalp çarpıntısı hatta kendimi kuş gibi hissediyordum. Ancak her ani hareketimde başım dönmeye veya çabuk yorulmaya başlamıştım. Ölçümlerim yağlarımla birlikte kaslarımın da eridiğini gösterdi. O kadar kasmıştım ki, yararlı olduğu halde maden sodası bile içmedim o dönemlerde.
Sonrasında bu kadar kasmaya gerek olmadığına, arada bir iki bira içile bileceğine, hafta içi olmasa bile hafta sonları kahvaltı yapılabileceğine karar verdim. Yaklaşık 6 veya 7 ay kadar 75 ile 77 kilo arasında gittim geldim. Ohhh ne ala her şey yiyip içiyorum (-ki yavaşa yavaş ölçüyü kaçırıyorum) kilomda genelde aynı. Var mı öyle 3 köfte 5 kuruşa yavaş yavaş dönmeye başlamıştım eskiye. 77 oldu 79 derken bir de baktım oluvermişim 82...
O kadar çektiğimiz çile boşuna, spor çöpe..
Hemen yeni bir düzenleme yapma gereği hasıl oldu vesselam. İşte 50'de 50 böyle doğdu. Bu sene 50 yaşındayım, elli günlük bir diyete gireyim bakalım ne olacak la başladım. Neleri kestiğimi neleri yediğimi daha önce yazdım şimdi konu şu "Ne Kadar Sağlıklıyım?" ve "Ne Kadar Sürdürülebilir?"
Öncelikle ilk zamanlar kilo verirken herkes bana hastalanmışım gibi davranıyor veya öyle bakıyordu.
-Abi senin boynun uzamış,
-Abi senin yüzün çökmüş,
-Abi senin kulakların çıkmış (ne alakaysa)
-Abi ya hasta mısın?
-Bi sıkıntın mı var?
gibi.... Oysa şimdi bu tepkiler yok. Aksine fit görünümden kaynaklanan fesat ve iççekmeli bakışlar var.
82 kiloyla başladığım bu diyette sona 3 gün kalmışken 74'ü tartıda gördüm. Yani babalar gibi 8 kilo... Sağlıklı, sürdürülebilir, en az kas kaybıyla ve daha özümsenmiş.
Şimdi pazartesi günü 23 nisan ve 50 günlük süre doluyor, akabinde yine kontrollü ama sıkmadan 76'da sabitleme çabalayacağım. 
Gel gelelim bu diyetin bundan sonra ki süreçlerine, artık her sene bu diyeti yapmaya karar verdim. Seneye yaş 51 olacak ve 51 günlük diyet yapacağım, her sene diyetin son gününü Ramazan ayının birinci gününe denk getirip 30 günde alışma süreci eklemek niyetindeyim. Detaylandırıp yazacağım.
Neler değişti neleri özledim?
Diyet başladığım 3 - 5 gün gerçekten kendimi çok halsiz ve isteksiz hissettim. Bu his sigarayı bıraktığımda da olmuştu ve bana cesaret verdi çünkü bunu hissettiğimde vücudumda aslında köklü bir değişikliğe gittiğimi hissediyorum ve eğer adına mazoşizm demezseniz bu duyguyu seviyorum çünkü yaşadığımı hissettiriyor bana...
Bu diyette yaş ilerledikçe günlerinin de uzamasını kendimce mantıklı buldum sonuçta metabolizmamız yavaşlıyor ve yaş geçtikçe yemeye değil yememeye ihtiyacımız var.





Hiç yorum yok: